ÖRGÜTLERDE
MOTİVASYON
Motivasyon
Motivaston (güdüleme) kelimesi Latince
“Movere” kelimesinden gelmektedir. Kelime anlamı etki altına almak, harekete
geçirmek, teşvik etmektir. Motivasyon, insanların belirli bir amacı gerçekleştirmek
için harekete geçmeleri olarak tanımlanır.
Bilimsel
yönetim yaklaşımı, insan davranışları ve motivasyonla ilgili son derece basit
bir var sayıma sahiptir. Bu varsayım, ücret ödeyerek çalışanların iyi
performans göstermelerinin sağlanması, yeterince iyi performans
gösteremediklerinde de cezalandırılmaları veya işten çıkarılmaları gerektiği
yönündedir (Sabuncuoğlu, 2009). Daha sonra insan ilişkileri yaklaşımında
insanın sosyal bir varlık olduğu düşüncesinin öne çıkmasıyla birlikte motivasyon
yaklaşımının da değiştiği, çalışanın mutlu olmasının iş performansını
arttıracağı düşüncesinin hakim olduğu görülmektedir (Weiss, 1996’dan aktaran
Sabuncuoğlu, 2009).
Literatürde
mevcut motivosyon teorileri, genel olarak iş/çalışma alanına ilişkin, yani endüstri
ve örgüt psikolojisi alanında geliştirilmiş teorilerdir. Bunlar esas olarak iki
grupta toplanmaktadır. Bunlardan ilki içsel faktörlere ağırlık veren “Kapsam
Teorileri” ikincisi ise dışsal faktörlere ağırlık veren “Süreç
Teorileri” dir. Süreç teorileri davranışın sonucunu hedeflerken, kapsam
teorileri davranışın öncesini yani amacını hedefler. (Koçel, 2001).
Kapsam Teorileri
Bu
teoriler; insanın içinde bulunan ve insanı davranışa yönlendiren faktörleri
anlamaya önem verirler. Ana varsayımları; yöneticinin, insanları belirli
yönlerde hareket ettiren faktörleri anlaması ve bunlara hitap ederek insanları
örgüt amaçları doğrultusunda davranmaya sevk etmesidir.
En
belirgin Kapsam Teorileri, üç tane olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar:
Maslow’un “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi”, Herzberg’in “Hijyen Teorisi”,
McClelland’ın “Başarı Teorisidir.
Maslow’un İhtiyaçlar
Hiyerarşisi Teorisi
Motivasyon
konusunu ilk inceleyen uzmanların başında Abraham Harold Maslow gelmektedir.
Maslow,
insan ihtiyaçlarını hiyerarşik olarak ele almış ve en alttaki ihtiyaçların
karşılanmasının ardından insanların bir üstteki ihtiyaçlar kategorisine doğru
yönelebildiğini ifade etmiştir.
Abraham
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, bir tür motivasyonel etki gösterir. Başka bir
ifadeyle, belirli bir basamak ihtiyacını karşılayan birey, bir sonraki basamağa
atlamak için motive edilebilir.
Bu
hiyerarşi: Fizyolojik İhtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, ait olma ve sevgi
ihtiyacı, takdir ve saygı ihtiyacı, kendini gerçekleştirme ihtiyacı şekilde bir
piramittir.
Herzberg’in
Motivasyon-Hijyen Teorisi
Motivasyon
konusunda geliştirilmiş teorilerden birisi de Frederick Irwing Herzberg’in “Çift
Faktör Teorisi” ya da “Motivasyon-Hijyen Teorisi” olarak
bilinen yaklaşımıdır. Herzberg, özellikle iş yaşamındaki motivasyon
kaynaklarını incelemiş ve motivasyonu belirleyici iki faktörün bulunduğunu
belirtmiştir: Motivasyonel faktörler, hijyen faktörler
Motivasyonel
Faktörler: Başarı, tatmin, takdir edilme, yapılan
işin niteliği, yetki ve sorumluluk sahibi olma, ilerleme ve yükselme
imkânlarının olması motivasyonel faktörler arasında sayılabilir. Bu faktörlerin
sağlanması durumunda kişilerin çalışma istek ve arzuları artar. Bu faktörlerin
bulunmaması halinde ise bireylerin çalışma istek ve arzuları azalabilir. Bu
faktörler bireyi mutlu kılan, işyerine bağlayan, çalışmaya özendiren ve doyum
sağlayan unsurlardır.
Hijyen
Faktörler: İşletme politikası ve yönetimi, çalışma
koşulları, ücret, özel yaşamdaki mutluluk düzeyi, organizasyonda alt-üst
ilişkisi gibi unsurlar “hijyen faktörler” olarak adlandırılır. Hijyen faktörler
mevcut olduğunda iş tatmini gerçekleşir ve bireyleri çalışmaya motive edebilir.
Hijyen faktörlerinin negatif olması durumunda ise motivasyonel etki ortadan
kalkar. Hijyen faktörler, bireyin işten ayrılmasına ve tatminsizliğine yol
açacak unsurlar olarak görülebilir. Bunun yanı sıra hijyen faktörler,
tek başına motivasyon için yeterli değildir.
McClelland’ın
Motivasyon Teorisi
David
Clarence McClelland, Maslow ve Herzberg’den farklı olarak
insanların farklı ihtiyaçlara yöneldikleri ve bu ihtiyaçları karşılandığı
ölçüde tatmin olacakları görüşünü savunmaktadır.
McClelland,
Maslow gibi kişilerin temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından söz etmemiş,
daha doğrusu bu ihtiyaçların üzerinde bulunan üç tür ihtiyacı ele almıştır. Bu
ihtiyaçlar şunlardır: Başarı, sosyal ilişkilerde bulunma, güç
Başarı: İnsan
yaptığı işleri başarmayı arzulayan ve bundan haz duyan bir varlıktır.
Sosyal
İlişkilerde Bulunma: İnsan doğası gereği sosyal ilişkilerde
bulunma (arkadaşlık, dostluk, sevgi) ihtiyacını hisseder.
Güç: İnsan
güç elde etmeyi seven bir varlıktır. Bu maddi bir güç (para) olabileceği gibi,
makam, mevki, otorite şeklinde bir güç de olabilir.
Süreç Teorileri
Süreç
Teorileri’nin odak noktası; insanların hangi amaçlar tarafından ve nasıl motive
edildikleridir. Yani, “Bir davranışı gösteren insanın aynı davranışı yinelemesi
ya da yinelememesi nasıl sağlanabilir?” sorusunun cevabı Süreç Teorileri’nin
varmaya çalıştıkları noktayı ifade eder. Belli başlı süreç teorileri; bekleyiş
(ümit) teorisi, eşitlik teorisi ve amaç teorisi olarak aşağıda ele alınacaktır.
Beklentiler
(ümit) Kuramı
Vroom’un kuramına göre, örgütlerde başarıyı
belirleyen üç değişken bulunmaktadır. Bunlar; güdü, bireyin yetenek ve
özellikleri ve rol algılamasıdır. Kuramı
özetlemek gerekirse, insanların yaptıkları işin sonuçlarının ne olacağı
konusunda bir takım beklentileri, ümitleri bulunmaktadır. Vroom, beklentiyi
‘eylem’ ve ‘sonuç’ arasındaki ilişkiler bütünü olarak tanımlamaktadır.
Eşitlik
Kuramı
Eşitlik kuramı öncelikle bir güdüleme kuramıdır
fakat iş doyumu ve doyumsuzluğu ile ilgili önemli noktalara dikkat çekmektedir.
Adams (1965), iş doyumunun kişinin algılanan girdi-çıktı dengesine göre
belirlenmektedir. Diğer bir deyişle kişinin işi için bulunduğu fedakârlıklar
ile sonuçta elde ettiği değerler arasındaki dengenin algılanışıdır. Eşitlik kuramı, kişinin kendi girdi-çıktı dengesini
sorgularken diğer insanlarla kıyaslama yapması ve buna göre bir beklenti içine
girmesini olağan karşılamaktadır
Amaç
Teorisi
Edwin Locke tarafından geliştirilen bu motivasyon
teorisine göre, kişilerin belirlediği amaçlar, onların motivasyon derecelerini
de belirleyecektir. Erişilmesi zor ve yüksek amaç belirleyen bir kişi, elde
edilmesi gayet kolay olan amaçlar belirleyen bir kişiye oranla daha yüksek
performans gösterecek ve daha fazla motive olacaktır. Teorinin ana fikri
kişilerin kendileri için belirledikleri amacın ulaşılabilirlik derecesidir.
İş
Tatmini ve Motivasyon
Hızla artan rekabet koşullarında işletmelerin en
büyük amacı kar elde etmektir. Bunu sağlamak için motivasyonu yüksek çalışanlar
ile etkin bir örgüt yaratmaya çalışır. İşgörenlerin ihtiyaç ve beklentilerinin
karşılanması ile birlikte psikolojik bir süreç olan motivasyon uzun vadede iş
tatminin sağlanmasına olanak vermektedir.
Temel bir
psikolojik ihtiyaç olan motivasyon sayesinde çalışanların davranışlarına olumlu
olarak yöne vermek iş yerinde başarıyı sağlamalarında yardımcı olmaktadır.
Örgüt hedeflerine ulaşmada en etkili kaynak olan çalışanlarının memnuniyetinin
sağlanması en az müşteri memnuniyeti kadar önemlidir. Organizasyonlarda
motivasyon yardımı ile çalışanların örgüte bağlılığı artırılır, sağlanan fayda
maksimize edilir ve başarının sürekliliği sağlanır.
Organizasyonlar çalışanlarını:
-
Örgütsel
bütünleşmeyi sağlama
-
İşletmenin
yaşamını sürekli kılma
-
İş gücü devir
hızını düşürme
-
Verimlilik ve
Etkinlik
-
Karlılık,
maliyet ve fiyat ugunluğu
-
Kalite
gibi nedenlerden dolayı motive etmektedir.
Organizasyonda
iş tatminin düşük olması o örgütte şartların iyi gitmediğinin göstergesidir.
Motivasyon ile doğrudan bağlantılı olan iş tatmininin birlikte sağlanması hem
bireye hem örgüte faydaları beraberinde getirmektedir.
Organizasyonlar
çalışanlarını motive etmek için verimli çalışmaları karşılığında belirli
ödüller ortaya koyar. Bu tarz ödüller doğrudan motivasyonun yükselmesini
sağlar. İş tatminsizliği ve motivasyonsuzluk sonunda örgütte verimsizlik,
devamsızlık, iş gücü devir hızında yükselme, güvensizlik gibi olumsuz sonuçlar
doğar. Örgütler çalışan huzurunu sağlamalı ve beklentileri karşılamalıdır.
Çünkü iş tatmini ve motivasyon örgüte başarıyı getirir.
İş Tasarımı ve Motivaston
İş
tasarımı modelinde iş görenin
verimliliğini arttırmak için iş yerinde çalışanın kalitesine ve iş tecrübesine
uygun değişimler yaparak iş yeniden tasarımlanabilir. Böylelikle çalışan
kendine değer verildiğini hissederek motivasyonunu arttırır.
İşin
motivasyonel potansiyelini arttıran ana iş boyutları; beceri çeşitliliği,
görevin kimliği, görevin önemi, otonomi ve geri beslemedir.
Beceri çeşitliliği, işçinin sahip olduğu farklı becerilerini kullanmasıyla mutlu
olmasıdır. Görevin kimliği, diğer işlerden ayırt edilebilir niteliği olmasıdır.
Görevin önemi, işin müşteri ve firma nezdinde önemli bir iş olarak
algılanmasıdır. Otonomi, işçinin işi planlamada ve bunu başarmada sahip olduğu
özgürlüktür. Geri besleme, başarıyla kendine güveni arttırma ve motive
olmasıdır.
İşin yapılandırılması sayesinde iş görene daha
anlamlı bir iş sağlanacak, iş görenin sorumluluğu artacak ve kendini değerli
hissedecek, yaptığı işin sonuçlarıyla ilgili bilgisi artacak kendi kendini
kontrol edebilme olanağına sahip olacak. Böylelikle iş görenin motivasyonu
artacak doğal olarak bu olumlu yöndeki motivasyon örgütü de olumlu şekilde
etkileyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder