Aston Grubu Çalışmalarında
Örgüt-Çevre İlişkisi
Örgüt yapısı ve çevre ile ilgili çalışmalar,
İngiltere’de Aston Üniversitesi kapsamında araştırma yapan bir grup örgüt
teorisyeninin 1960’larda örgütsel çevre ile örgüt yapısı arasındaki ilişkiyi
incelediği araştırmalar ile devam etmiştir. ‘’Aston Programı’’ kavramı;
bireysel, grup ve örgüt düzeyinde çevresel özelliklerin etkilerini
değerlendiren daha geniş bir kapsama sahip olsa da’’Aston Çalışması’’ olarak
bilinen üç aşamalı araştırmalar dizisi örgütsel çevre ve örgüt yapısı
arasındaki ilişkiyi bilimsel araştırma yöntemlerine dayanarak istatistiksel
veri analizi sayesinde incelenmiştir
Aston
Grubu, çalışmalarını üç temel araştırma sorusu etrafında yoğunlaştırmıştır
1.Örgüt
tasarımı ve yapısını belirlemeye yönelik tüm örgütlere uygulanabilir genel ilke
ve kurallar var mıdır?
2.Örgüt
tasarımı örgüt büyüklüğü, çevresel koşullar ve teknoloji gibi değişken koşullar
mı belirler?
3.Örgüt
tasarımını belirleyen örgüt yönetimi mi, yoksa örgütün içinde bulunduğu genel
prensip ve şartlar mıdır?
1960’larda
başlayan Aston Çalışması, üç aşamadan oluşur. Örgüt yapısının nasıl ölçüldüğü
ile ilgilenen ve örgüt yapısının ölçümünün iyileştirilmesi gerektiğini savunan
Aston Grubu, birinci aşamada klasik örgüt teorisyenlerinin önerdiği ilkelere,
özellikle Weber’in ideal tip bürokrasisine dayanan bürokratik örgüt yapısına
ait özellikleri ölçen değişkenler oluşturmuşlardır. Bunlar; uzmanlaşma,
formelleşme, standartlaşma, merkezileşme ve bir dizi ikincil değişkenden
(kontrol alanı, hiyerarşik kademe sayısı vb.) oluşan ‘’düzenleme’’ değişkenleridir.
Aston Grubu, bu beş değişkenin örgütsel yapıyı belirlediğini ileri sürmüştür
(Price, 1997). Ancak Aston Grubu çok değişkenli örgüt yapısının kesin sınırlara
ve işleve sahip ‘’ideal tip bürokrasi’’ olarak tasarlanmasını eleştirmiştir.
Bunun yerine, örgüt çevresi ile ilişkilendirmeyi önermiştir. Bu yaklaşıma göre
örgüt yapısının farklı değişkenlerini farklı çevresel unsurlar belirler
Aston
Grubu, hangi örgüt yapısı değişkenlerinin hangi çevresel koşullar ile ilişkili
olduğunu belirlemek için örgütün geçmişi, mülkiyet ve kontrolü, büyüklüğü,
teknolojisi, yeri ve bağımlılığı gibi çevresel değişkenliklerin etkilerini
incelemiştir. Bunun sonucunda elde edilen en önemli bulgular, örgüt büyüklüğü
değişkenlerinin örgüt faaliyetlerinin yapılandırılmasında örgüt bağımlılığı
değişkenlerinin ise (devlet kurumu ya da özel şirket) örgütünün
merkezileştirilmesinde etkiye sahip olduğudur.
Aston
araştırmacıları, örgüt büyüklüğü arttıkça örgütün yapılandırılma derecesinin
artması ve bürokratik yapıya sahip olması gerektiğini vurgulamışlardır
(Donaldson ve Luo, 2014). Örgüt büyüklüğü arttıkça örgütler yazılı belge ve kurallara, yazılı
iletişime ve biçimlenmiş ilişkililere dayanan daha formal bir örgüt yapısı
benimserler. Aynı zamanda örgüt büyüklüğü, örgütsel kontrol mekanizmalarının ve
yöneticiler ile çalışanlar arasındaki ilişkilerin resmiyet kazanmasına neden
olur. Artan formalleşme derecesi modern örgüt teorisyeni (Lex Donaldson, 2005)
tarafından bürokratik durumsallık olarak tanımlanır. Bürokratik durumsallık;
bürokratik örgüt yapısının doğal olarak değil, örgüt tasarımı sürecinde
değerlendirmeye dahil edilen bir dizi çevresel koşulun değerlendirilmesi sonucu
ortaya çıkar.
Aston
Çalışmasının birinci aşama bulgularından biri de teknoloji ile örgüt yapısı
arasındaki ilişkinin zayıf olduğudur. Bu açıdan Aston Grubu Woodward’ın
teknoloji-örgüt yapısı arasında güçlü bir ilişki olduğu iddiasını sorgular.
Alternatif olarak örgüt büyüklüğünün örgüt yapısı üzerinde teknolojiden daha
önemli bir etkiye sahip olduğunu savunur. Aston Grubu araştırmacılarına göre
örgütün büyüklüğü arttıkça teknolojinin örgüt yapısı üzerindeki etkisi azalır.
Benzer şekilde teknolojinin örgüt yapısı üzerindeki belirleyici etkisi küçük
işletmelerde daha fazla olur (Pugh, 1969)
Aston
Çalışmasının 1960’ların sonlarından 1970’lerin ortasına kadar devam eden ikinci
aşamasında birinci aşamada elde edilen sonuçların genelleştirilmesi amacıyla
orijinal çalışma dokuz imalat firmasında tekrarlanmıştır. Sonuçlar, Aston
Çalışmasının birinci aşama sonuçlarının geçerliliğini doğrulamış ve
genelleştirilebildiğini göstermiştir. Ancak John Child tarafından ‘’Ulusal
Çalışma’’ adı altında İngiltere ve Galler’de gerçekleştirilen araştırmalar,
Aston Çalışmasının bazı bulgularıyla çelişmektedir. Ulusal çalışma, örgütlerin
merkezileşme derecesinin örgütün yapılanması ile negatif bir ilişkiye sahip
olduğu sonucuna ulaşmıştır. Buna göre örgüt ne kadar az yapılandırılmış ise o
kadar yüksek merkezileşme derecesine sahip olması gerekir. Oysa Aston Çalışması
örgüt yapısını belirleyen unsurlardan biri olarak merkezileşme derecesini
önermiştir. Ancak Child bu değişkenliğin nedenini örneklem farkına
dayandırmıştır (Child, 1972).
1980’lerden
günümüze kadar devam eden üçüncü aşama ise Aston Programı ve Aston Çalışmasının
birinci aşamasından elde edilen ampirik ve teorik bulguların yenilenmesi, Aston
değişkenleri ve yöntemleri kullanılarak araştırmaların farklı sektörlerde,
farklı ülkelerde gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Aston çalışmasının üçüncü
aşamasında elde edilen bulgular bilgisayar ortamına taşınmış ve bir veri
bankası oluşturulmuştur.
Özetle
Aston Grubu araştırmaları sonucunda örgüt yöneticisinin kişisel özellikleri,
örgütün geçmiş kriz deneyimleri yönetim stratejileri gibi unsurlar örgüt
tasarımında belli bir etkiye sahip olsa da örgütün içinde bulunduğu çevresel
koşulların örgüt tasarımından beklendiğinden daha önemli olduğu anlaşılmıştır
(McAuley, 2007).
KAYNAKÇA
·
KOÇEL T.
“İşletme Yöneticiliği” Beta Yayıncılık
·
TAŞÇI D. ERDEMİR
E. “Örgüt Kuramı” Anadolu Üniversitesi, (2013)
·
TORLAK N
“Organizasyon Teorileri” Beta Yayıncılık
·
KESKİN H., AKGÜN
A., KOÇOĞKU İ. “Örgüt Teorisi” 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder